Tam Adı:Emma Melanie
Soyadı:Diggory
Yaşı:17
İstediği klan(ayrıntlı bilgiler yukarıda):Toreador
Meslek(öğrenci/doktor..):Öğrenci
Nelere Karşı Zayıftır
İnsanlar
Böcekler
Sevdikleri
Resim yapmak
Müzik dinlemek
Hayatını anlatan kompozisyonlar yazmak
Hayal kurmak
Sevmedikleri
Kurtadamlar
Korkusuz insanlar
Yalan
Fiziksel Görünüş
Dalgalı kahverengi saçlar, uyumlu bal rengi gözler , soluk bir ten, uzun bir boy.
Kişiliği
Sanata karşı derin bir tutku besleyen, şefkatli ve iyi niyetli biri. Canayakın olmasıyla o ürkütücü vampir görüntüsünü ört bas edebiliyor. Her zaman gülümsüyor ve zaman zaman gücünü kullanarak insanlara yardım ediyor.
RP:Emma, karanlık yüzlü ay yerini güneşe verirken odasından ayrıldı. Etrafta güneş yeni doğarken oluşan o huzurlu sessizlikten vardı. Emma, bunu hiçbirşeye değişemeyeceğini hissetti. Huzur, sükunet... Onun hayatının temel taşları bu kavramlardı. Kavgalı bir ortam asla ona göre değildi. İşte bu yüzden, sevecen duygularının yardımıyla vampirliğin getirdiği kana susamışlığı dizginlemenin bir yolunu bulabilmişti. İnsan kanı içmek ilk başta ona o kadar itici gelmişti ki... Dönüştükten sonra ki birkaç hafta kan içmeden durmaya çalışmıştı. Fakat en sonunda susuzluk bedenini öyle bir kasıp kavurmuştu ki, karşısına çıkan küçük bir kediyi oracıkta öldürüp kanını içmişti. İşte o zaman, dünya yüzündeki tek kanın insanlarda olmadığını anlamıştı.
Şimdi, yine avlanma vakti gelmişti. Gözlerindeki o hummalı altın renk çekilmiş, yerini siyahın karanlığına ve güvenilmezliğine bırakmıştı. Emma, avlanmaktan nefret ediyordu ama bunu yapmak zorundaydı.
Emma, tek başına kaldığı minik evden ayrıldı ve evin hemen sağındaki ürkütücü ormana saptı. Vampirliğin getirdiği inanılmaz duyuları, ona güneybatı yönünde erkek bir geyiğin otlandığını söylüyordu. "Ya şimdi ya da hiç..." diye geçirdi içinden. Ve birdenbire atılıp hızla güneybatı yönüne koşmaya başladı. Onun hızlı geçişiyle sallanan ağaçların sesi, geyiğin biraz ürkmesine yol açmıştı. Ama kaçamazdı ki... Rakibi avcıların en ustasından biriydi. Ve öyle de oldu. Emma, birkaç dakikalık bir süre içinde geyiği hiç beklemediği bir anda yakalamış ve gövdesine dişlerini geçirmişti. İçine akan sıcak kanı duyumsarken, gözlerinin tekrar bal rengine döndüğünü hissediyordu...