Elizabeth Nonickname
Lakap : Ally Mesaj Sayısı : 2
| Konu: Elizabeth Nonickname C.tesi Tem. 17, 2010 11:50 am | |
| Vampir için Karakter Kartı
Tam Adı: Elizabeth Soyadı:Nonickname Yaşı:16 İstediği klan: Tremere Meslek(öğrenci/doktor..): öğrenci
Nelere Karşı Zayıftır *Terkedilme *Sırtından bıçaklanma *Yüz üstü bırakılma *Bir yakınının ölmesi Sevdikleri *Ailesi *Arkadaşlar *Kırmızı ve siyah renkler *Erkekler Sevmedikleri *Ukalalık *Düşmanlık *Kavga *Bencillik Fiziksel Görünüş *Uzun dalgalı ve kahverengi saçlı, uzun, mavi gözlü.
Kişiliği * Şıpsevdi, şımarık, güleç yüzlü, çapkın.
RP: *Hapishane
Camille belindeki üzerinde işlemeler olan hançerini çıkardı ve gardiyana sessizce sokularak adamın gırtlağını kesti. Adam öldürme işinden hiç hoşlanmıyordu ama sevgilisini kurtarmak onun göreviydi. “Eski sevgilimi...” diye mırıldandı Camille. Ondan nefret ediyordu. Ama buna mecburdu. CIA’de ajan olabilmek için neden ona böyle saçma sapan görevler veriyorlardı sanki? Hapishanede eski sevgilisinden başka kaçırılacak adam mı kalmamıştı? Eski sevgilisi hapishaneden kaçırılacak kadar önemli biri miydi? Bunları düşünmeyi bıraktı Camille. CIA’de ajan olmak için son bir görevi kalmıştı. Christian’ı hapishaneden çıkarıp onlara verilen talimatları yapacaktı. Ve sonunda en büyük hayali gerçekleşecekti. Düşüncelere dalmaya başlamışken karşıdan kendisine doğrultulan ışık dikkatini çekmişti. Ellerinde el fenerleriyle iki gardiyan Camille’ye doğru geliyordu. Ona doğru koşmadan sakin adımlarla geldiklerine göre henüz Camille’yi fark etmemişlerdi. Camille saklanmak için çevik bir hareketle arkasındaki iki duvarın bıraktığı küçük boşluğa girmeye çalıştı fakat iki gardiyan onu gördü ve ona doğru koşmaya başladılar. Camille onların daha telsizlere el atmadıklarını görünce bekleyip onlarla dövüşmeye karar verdi. Soğukkanlı ve cesurdu. Bu tarz işler için biçilmiş kaftandı. Ama neden CIA üstleri bu biçilmiş kaftanı direk ajan olarak almak yerine saçma sapan görevler veriyorlardı? Gardiyanların iki yandan saldıracaklarını anladı Camille. Bir ayağını uzatarak ona çelme taktı ve adamı yere düşürdü, diğerininse göğüs kafesine indirdiği yumrukla zaten etkisiz hale getirmişti. Silahının kabzasını bayıldıklarına emin olmak için kafalarına geçirdi ve onları sakladı. Bayıltmak kolaydı anca bu cüsseli adamları sürükleyerek saklamak ne kadar güçlü olursa olsun Camille için bile kolay değildi. Christian’ı avukatıyla görüştürme bahanesiyle onu sorgu odasına çıkarttırmıştı zaten. Sorgu odasına sessiz ve emin adımlarla yürüdü. Kapıyı açınca onu gördü. “Hala aynısın Chris, ukala gülümsemen ve o tatlı seksiliğin. Her şey aynı gibi, ha?” deyip, göz kırptı. Christian’sa aynı kibirli ve onu daha şirin gösteren gülümsemesini yüzüne oturtarak, “Hayır Liss ben değiştim, artık kimseye güvenmiyorum.” dedi. Lissa göndermeyi algıladığını göstererek elini yana salladı. ”Ah, evet o olay Chris aslında bugün bu yüzden buradayım seni götürmeye geldim.” deyip acele etmesi için eliyle işaret etti. Christiansa öne doğru eğilerek, “Çok güzel, güzelim burada söyle de bizi duyup içeri tıksın gardiyanlar.” diye fısıldadı. Camille ise, “Ah beni tanımıyor musun Chris ben her zaman senden bir adım öndeyimdir, onları hallettim bile.” dedi ukala bir gülümsemeyle birlikte tek kaşını yukarı kaldırdı. Chris’e, “Beni takip et.” dedi ve cevap vermesine fırsat vermeden sorgu odasından çıktı. Chris’in onu takip ettiğini ayak seslerinden anlamıştı. Hapishaneden çıkmaları kolay olmuştu çünkü Camille nöbetçi gardiyanları bilmeden de olsa bayıltmıştı. Onları kimse beklemiyordu. Camille’nin telefonundan “Bip” sesini gelmesiyle ikiside durdu. Mesaj CIA’dendi. “Shangay Oteline gidin, bir çiftmiş gibi davranın ve şüphe çekmeyin talimatlar siz orada 1 haftalık balayında çiftmiş gibi davranırken verilecek, odanız hazır ve evraklar odanızda.” Mesajı okuduğunda Camille’in başından aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Duvara bir yumruk indirmemek için zor tuttu kendini ve sinirle Chris’e bakıp, ” Christianla bir hafta çiftmiş gibi davranacağım” diye düşündü. "Lanet olası CIA üstleri!" diye düşündü ve sakinleşmek için derin bir nefes alıp içinden ona kadar saydı. Kendi kendine “Tamam istediğimi elde etmek istiyorsam, buna katlanacağım.” dedi. Ve Christian’ın o bilindik ukala ve kibirli gülümsemesini yerleştirdiği yüzüne dönerek, “Gidiyoruz. SEVGİLİM.” dedi. Bir taksiye atlayıp yeni bir macera için Shangay Oteline doğru yola koyuldular.
Shangay Oteli
Otele vardıklarında Camille tereddütsüz bir biçimde şık ve pahalı giysiler giydiği belli olan resepsiyon görevlisine yaklaştı ve odalarının anahtarını istedi. Odaya vardıklarında Christian’ın ağzı neredeyse yere değecekti. Kral dairesini beklemiyordu tabii. Camille onun bu halini görmesi üzerine,
“Chris, mantıklı ol onların yapamayacağı bir şey yok, 10 dakika içinde rahatlıkla kral dairesini ayarlayabilirler.” dedi. Christian gözlerini kırpıştırarak cevap verdi,
“Ben ona şaşırmadım Cam, baksana şu odaya, yerlerde çok değerli İran halısı, duvarların rengiyle muhteşem bir uyum yakalamış. Ve bazı eşyalar antika türü, baksana şu müzik çaları bu devirde nerde bulabilirsin ki?” dedi. Camille’yse ona “Ne kadar salaksın!” bakışı göndermesiyle, Christian anladı ki Christian’ın o çok iyi bildiği uzun bir nutuk ve tehdit gelecekti.
“Bak Chris, 7 yıldır dört duvar arasında kaldın seni anlamaya çalışıyorum ama anlayamıyorum sen modayı bile takip etmezdin, ne bu antikalara ilgi? Hem şu anda bu odadan önemli işlerim var. Seni uyarayım Bay Ukala bu benim son görevim. Bu otelde yapacağım son görevi başarabilirsem, bundan sonra en büyük hayalim gerçek olacak. Yani demek istediğim şu ki tek bir hata yaparsan yemin ederim seni öldürürüm, beni anladın mı?”dedi.
Christian’sa başını sallayıp, mini buzdolabından bir Cola alarak kırmızı deri koltuğa yayıldı. Camille onun kafasını kopartmak istiyordu ama yapamam, ajan olmayı riske atamam diye düşünürken telefonunun “Bip!” sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Christian’a,
“Sanırım görevimizin yeni talimatları geldi koca çocuk, kalk bakalım.” dedi.
Christian, Camille’nin yanına geldi ve birlikte talimatları okumaya başladılar.
“Yarın kaldığınız otelde yapılacak olan bir müzaide de sergilenecek olan Türkiye’den gelen ünlü Kaşıkçı Elması var, bu elmasın içine gümrükten geçerken teroristler tarafından zenginleştirilmiş uranyum konuldu. Sizin göreviniz bu uranyumla dolu Kaşıkçı Elmasını alıp oteldeki güvenliği sağlamak ve yerine birebir kopyası olan kaldığınız odadaki yatağın başucundaki çekmede de bulunan sahte Kaşıkçı Elmas’ını koyacaksınız. Müzaide’ye bir çiftmiş gibi gideceksiniz ve size orada Angela ve Michael eşlik edecek. Elması aldığınızda hep birlikte odanıza çıkın ve talimatları bekleyin.”
Christian’ın mesajı okuduğunda yüzünde oluşan kocaman bir sırıtışla, Camille’nin bembeyaz olan yüzüne dönerek,
“Çok eğlenceli olacak, aşkım.” dedi. Camille’yse hemen kendini toplayarak Christian’a meydan okuyacak bir şekilde yaklaştı ve dudaklarının arasında 1 cm kala durdu ve şunları söyledi,
“Bence de aşkım.” dedi ve Christian’ı çılgına çevirecek bir şekilde kısa ama ateşli bir şekilde öptü.
| |
|