carnelian emerald storm
Lakap : carlie, vampirelie Mesaj Sayısı : 9
| Konu: carnelian emerald storm Çarş. Şub. 23, 2011 3:01 pm | |
| [center] Vampir için Karakter KartıTam Adı: Carnelian Emerald Soyadı: Storm Yaşı: 17 İstediği klan: Malkavian Meslek: ÖğrenciNelere Karşı Zayıftır *insan kanı *ikiz kardeşiSevdikleri *kan *ikizi *dikkat çekmek *e tabii ki kendisi * soğuk ve yağmurlu havalarSevmedikleri *yalancılar *kıskançlar (her ne kadar kendisi de öyle olsa) *kurt adamlar *süprüntü kıyafetler *güneş ışığı Fiziksel Görünüş *sarı saçlı, orta boylu ve beyaz tenli olan Carnelian 16 yaşındayken vampire dönüştürüldü ve henüz bir yıllık vampir. İnsanken mavi gözlüydü fakat vampir olduğundan beri ruh haline göre değişiyor. Açken siyah, normal zamanlarda bal rengi ve tedirgin olduğu zamanlar sakinleşene kadar kırmızı renkte oluyor.Kişiliği *Carnelian insanken sevdiklerine özellikle de ikizine bağlı bir kızdı. Hala da öyle. Sevdiklerine bağlı, iyilik yapmayı seven, çalışkan ve bir o kadar da şamatayı seven biriydi. Bir gün ödevini yapmak için ormana gittiğinde vahşice dönüştürüldü. Onu dönüştüren kaçtı ve Carnelian yalnız kaldı, arkasında bir ceset yığını bırakarak evine döndü. Aslında çok uysal olan Carnelian vampir olduktan sonra vahşileşti. Babasını küçük yaşlardayken kaybeden Carnelian daha sonra kazayla annesini öldürdü. Çocuk yaşlarda ikiziyle yetim kaldı. Bir yıldır vampir olmasına karşın daha da yetişkin gibi olmaya çalışıyor. Bazen kardeşinden bile olgun davranıyor. Okulunu vampir olduktan sonra biraz aksattı fakat sonradan kendini toparlamayı başardı. Cesaretli, modayı takip eden, dikkatleri üstüne toplamayı seven biri… Müzik dinlemeye bayılıyor ve çoğu zaman söylüyordu. Şimdi ise bunları yapamayacak kadar vahşileşti. Tedirgin olduğu zamanlar gözlerinin rengi içtiği kanın rengine yani kırmızıya dönüştüğü için arada bir sakinleşmeye çalışırken şarkı mırıldanıyor. Güneşte derisi hafifçe soyulduğu ve teni parladığı için güneşi sevmiyor. Güneşli olan günlerde okuldan kaçıyor ve kendi odasına kapanıyor. İnsanlığını kaybetmek istemediğinden evinde olduğu günler insan olduğu günleri düşünmeye çalışıyor. Hafızasını biraz zorladığında olanları hatırlıyor ama dönüştüğü zamanı asla hatırlamamaya çalışıyor. Çektiği acılar ona yetiyor ve ikizini kaybetme korkusuyla yaşıyor… Bu da rp'm... YENİDEN DOĞMAK Ödevleri yüzünden evinin yakınlarında bulunan ormana giden Carnelian, başına geleceklerden habersiz ağaçları inlemeye devam ediyordu. İkiziyle aynı ödevi alamadığı için hayal kırıklığına uğramıştı ama karnesini etkileyecek olan bu ödevi istemese de yapmak zorundaydı. Bir yandan ağaçları incelerken bir yandan da elindeki deftere not alan Carnelian birden bir ses duydu. Korkmuştu, çünkü hava kararmak üzereydi. Çıtırtılar artınca birkaç adım geri çekildi. Ayağı bir taşa takılınca sırt üstü yere düştü. Çalıların arasından bir geyik çıkınca rahatlamıştı. " Sen miydin? Bak, ne yaptırdın bana?", dedi yumuşak bir sesle, dizini incelerken. Dizi kanıyordu ve canı acıyordu. Küçük bir taş dizine batmıştı. Onu dikkatlice çıkardı ve geyiğe zarar vermeyecek şekilde ileriye fırlattı. Ve birden yere yuvarlandı... Daha kendine gelemeden boynunda bir acı ve kemiklerinde bir sızı hissetti. Kaburga ve kaval kemikleri kırılmıştı. Canı yanıyordu. Kendine ne olduğunu bilmiyordu ama bu kadar acı çekmektense ölmeyi istiyordu. Her tarafı yanıyordu. Saç uçlarından, parmak uçlarına kadar her yeri... Tam ağzını açtı ki onu tutan kişi ağzını kapattı. Carnelian her zaman kaçmak için işe yarayan bir yöntemi denedi. Elini ısırıp kaçacaktı ve onu tutan kişinin elini ısırdı. Fakat ağzına bir sıvı dolmuştu. " Olamaz! Dönüşecek!" onu tutan kişi birden elini çekti. Ve oradan uzaklaştı. Geriye Carnelian'ın neredeyse parçalanmış vücudu kalmıştı. Ve onun canı acıyordu. Sadece acıyı hissediyordu. Nefes alamıyordu çünkü nasıl olduysa ağzına bir sıvı dolmuştu. Ya yutacaktı ya da ölecekti. Ne kadar ölmek istese de o sıvıyı yutmuştu. Tadı ekşiydi ama bunu yapması gerekmişti. Çünkü boğazında bir susuzluk hissetmişti. Belki bir saat, belki bir gün, belki de bir ay geçmişti ona göre, bunu bilemiyordu ama acısı hiç dinmeyecek gibiydi. Birden gözlerini açtı. Etrafı, daha önce hiç görmediği gibi görüyordu. Yeşilin her tonunu, ormandaki her sesi duyuyordu. Ve boğazında bir yanma, bir susuzluk belirtisi vardı. Hayır, canı su istemiyordu. Bu başka bir istekti. O, kan istiyordu. Sonra kendindeki değişikliği fark etti. En son kemikleri kırılmıştı. Ama şu anda kendini iyi hissediyordu. Vücudunda yaralar oluşmuştu. Fakat şu and izleri bile yoktu. Eskiden cılız ve zayıftı. Şimdi ise kıvrımlı ve güçlüydü. Kendisine ne olduğunu bilmiyordu. Ama bu durumdan hoşlanmıştı. Fakat bu durum uzun sürmedi. Ormanda başka bir koku aldı. Güçlü ve onu cezbeden bir koku... Koştu ama hızlıydı ve ne olduğunu anlayamadan kucağında bir erkek vardı. Kollarından yere düştü. Ölmüştü. Ağzı ıslaktı ve onu silmek için elini uzattığında ellerinde leke olduğunu fark etti. Kırmızıydı, kendinden korkmuştu. Kendisine ne olduğunu yeni yeni anlıyordu. O, bir vampire dönüşmüştü. Kendini tutamıyordu, başka kokular almıştı ve oraya koştu. Kamp yapan insanlar vardı. Çok geçmeden arkasında bir ceset yığını bırakarak oradan uzaklaştı. Buradan sonraki durağı eviydi.. | |
|